İnsanların hayallerini bile yok ettiler, [deniyor ya…]
Gelin –inadına- biz de az biraz hayal kuralım.
İmgelerin dünyasında yorulup-bitap düşmüş gönlümüzü biraz dinlendirelim, azıcık şenlendirelim.
Örtün gözlerinizi, sırtınızı dayayın oturduğunuz iskemle, koltuk… her neyse onun üzerine; peşimden gelin.
Örneğin…
“Gazi Mustafa Kemal bugün sağ olsaydı nerede olurdu?” gibisinden bir sorunun yanıtını düşleyelim.
Bize sorarsanız, sorunun yanıtı acıklı…
Yani, içinde yaşadığımız koşullarda Gazi”yi şehit bile etmek isteyebilirlerdi.
Olmadı; beceremediler diyelim, bir hücrede hayatını karartmaya çalışırlardı.
Çünkü Mustafa Kemal, 2023’ün dünyasının kültür-siyaset-sanat ekonomi ortamında bizim bilip-bellediğimiz “Atatürkçülüğü” bile gerilerde bir düşünce olarak değerlendirirdi.
Gardırop Atatürkçülüğü ile tören Atatürkçülüğünden söz etmiyoruz.
Hakiki, “seküler” Atatürkçülükten dem vuruyoruz.
Az bulurdu Atatürkçülüğün ilkelerini.
Belki de eksik bulurdu.
Mesela toprak reformu konusu…
Daha çok demokrasi, daha gerçek bir sosyal devlet… [belki de daha ilerisini işaret ederdi Afyon’un o meşhur Kocatepe’sinden!]
Ama illaki demokrasi, illaki eşitlik-adalet, illaki kültür!
Paşa Çanakkale’de sabahtan akşama bir sıcak savaşın içinden geçip, gece çadırında Hegel okuyan bir insandı çünkü. Hem de Fransça’sından, güldür güldür… Özetini değil, yorumunu değil, birebir aslını sorguluyordu gecenin geç saatlerine kadar.
Şimdilere geldiğinde ise, daha daha neler okumazdı, bir düşünün…
Hangi aydınlık tepelere tırmanırdı hayalini kurabiliyor musunuz?
1924’lerin koşullarında ülkeyi fabrikalarla donatmaya çalışan Mustafa Kemal, çölün ortasında Atatürk Orman Çiftliğini kuran ve traktör üstünde tarım savaşını başlatan o adam… Bugün!
Evet bugün yaşasaydı eğer, o Atatürk Orman Çiftliği’ni geri almayı hedef bellemez miydi?
Ülkenin tüm yitirilen değerlerini, kaynaklarını, zenginliklerini yeniden millete iade edebilmek için başını ortaya koymaz mıydı?
Hele hele, ortalıklarda Atatürkçüyüm diye gezinen ve bu ülkeye armağan ettiği tüm zenginliklerin mirasını sömüren, o mirasın üzerinden siyaset yaparak mevki-koltuk-şan-şöhret devşiren sözüm ona aydınları, yine onların dili ile söyleyelim, “seküler”leri ne yapardı?..
Lütfen onu da siz söyleyin.
Biliyorsunuzdur sanırız.
Bilmiyorsanız…
O zaman siz de [o biçim] makbul bir sekülersiniz [demek ki!]
