Karavan’ı “gecekondu”dan ayıran en önemli özellik nedir?

Bizce:

  • Karavan’ın altında dört adet tekerleğin bulunması…

Peki, tekerleklerin işlevi nedir?

  • Tekerlekler karavanı döndükleri yöne doğru götürür ya da taşırlar.

Bu iki sıradan sorudan çıkartabileceğimiz “önemli” sonuç nedir?

  • Demek ki, sözünü ettiğimiz bu tekerlekler dönmüyorsa…

Yani, karavan bir yerden başka bir yere gitmiyorsa… Ve yine yani, karavan sadece yerleşik bir tatil kulübesi olarak kullanılıyor ve işlevini böylece sürdürüyorsa… O’na karavan denemez!..

O karavanın sahibi olan kişi de karavancı olamaz!..

Katılıyor musunuz bu [soyut] çıkarsamaya?..

Eğer katılmıyorsanız, karavanının tekerlekleri dönmemekte devam edecek demektir.

Peki, o zaman ne olacaktır?

Karavancının “gezgin” olma özelliğinin üzerine kocaman bir çarpı konmuş olacaktır.

Sadece bir tatil kulübesi olarak sürdürülen tırnak içindeki kampçılık faaliyeti, çeşitli yörelerin lezzetleri ve değişik kültürlerin solukları ile beslenemeyecek ve tatil süresinin sona ermesiyle de, sönüp gidecektir.

Oysa karavancılık, tam anlamı ile bir “gezgin olma” kültürüdür…

Değişik yörelerin ve farklı ülkelerin kültür mozaiği boyunca kampçının yaşamına taşınan engin [ve ucu açık] bir kişisel gelişme aracıdır.

İnsan hayatı, genel olarak kapalı bir toplumsal çevre sarmalında tekerlenerek sürer gider… Bu rutin, yeknesak ve durağan yaşam tarzı, insanın ruhunu olduğu kadar zekâsını ve kültürünü de, sürekli olarak aynı biçimde tekrarlanan bu çarkın bir vidası haline getirir.

İşte karavancılık, bu çarkın dışına çıkabilme imkanının ucundan yakalayıp, vida olmayı reddetme enerjisini içinize-dışınıza yükleme “iş”idir.

Karavancı, gidecek, görecek, yaşayacak ve öğrenecektir.

Ve sonra edindiği her “şey”i yeniden/yeniden sorgulayacaktır.

Öğrendikçe bilgisini geliştirecek, zekasını bileyecek ve en önemlisi de, ruhunu zenginleştirecektir. [Belki de becerebilirse, derinleştirebilecektir]

Yeni dostluklar, farklı insan muammaları, yöresel örf, adet ve ön/arka/sonrası yargıların içinde kişisel gelişimini gıdıklayacak, belki artıracak ve [“nasip olursa!”] çıtasını yükseltecektir…

Karavanın altında yer alan dört adet tekerleğin yaşamımıza sunduğu zenginlik olanağı, bu ve benzeri kültürel katmanların çarpımından ve birbirleri ile çarpışmasından oluşur.

Sonuç olarak, bu uzayıp giden yazının nihayetinde şu soruyu sormak boynumuzun borcudur:

  • Peki, o tekerlekler dönmezse ne olur?..

İşte bütün bu alt alta sıralamaya çalıştığımız olgular, yaşantılar, bilgiler, süreçler, kültürler ve daha birçok türlü/çeşitli “şey”ler… Çekip gider hayatınızdan…

Ve siz “yaşamayı, kendi elinizle bir başka bahara ertelemiş olursunuz…”

Yazının son noktası aşağıdaki sorudur:

  • Hala anlaşamıyor muyuz?

Sitemizin ana sayfasını izleyebilmek için

LÜTFEN: www.soruyusormak.com linkini tıklayınız.

Editör: TE Bilişim