Emperyalizminin en sinsi ve en etkili yöntemlerinden birisi de “kültür”le ilişkili…

Kültür emperyalizmi -ayrıca- oldukça etkili bir güç.

Çünkü, kaleyi içeriden fethetme stratejisini başarı ile uygulayabiliyor.

Yani, hiç bilmeden/anlamadan/fark etmeden sizi-bizi-hepimizi adeta bir ajan gibi, kendi doğrultusunda kullanabiliyor.

Kültür emperyalizminin birincil silahı “kavramlar”dır.

Ele alınan hedef kavramın, ustaca biçimlendirilmiş anlam kaydırmaları ile içinin boşaltılması bu yöntemin ilk başvurduğu çaredir.

Bu yazı boyunca örnek kavramımız milliyetçilik olacak.

Ötelerini siz düşünün, bulun ve çözün.

Milliyetçilik nedir?

Sınırları çizilmiş bir toprak parçası üzerinde yaşayan insanların dış tehlikelere karşı kendilerini koruma refleksidir.

Sözünü ettiğimiz kendini koruma çabası; askeri güçle, ekonomik gelişme ile, kültür alanında ise, öncelikle diline egemen olma, onu geliştirme bilinci ile gerçekleştirilir.

Peki faşizm nedir?

En kaba tanımı ile faşizm; hâkim güçlerin egemenliklerini sürdürebilmek için [en son çare olarak] başvurdukları ırk/etnik ayrımcılık/inanç baskısı/ve özgürlüklerin yok edilmesi gibi öğelerle donatılan despotluk…

Faşizm, kültür emperyalizminin elinde milliyetçiliğe bulaştırılmak istenir.

Ülkemiz aydınını sorguladığımız zaman da bu yöntemin oldukça başarılı olduğu görülmektedir.

Birçoğumuz milliyetçilik kavramını faşizme yakın [ve hatta sanki onun bir mertebesiymiş gibi] algılarız ve hatta kullanırız.

İşte kültür emperyalizminin başarılı olduğu ortam bu karışıklıktır; ısrarla ve ustaca karmaşık haline getirilen bu kültür kaosudur.

Emperyalizmin kültür mühendisleri böylece ülke aydınının, kendi ülkesini savunma gücünü zayıflatma amacını güderler ve tüm girişimlerinde saklı tutarlar.

Milliyetçiliği faşizmin bir versiyonu olarak kültürümüz içine yerleştirdiklerinde bu savunma refleksi kendi kendisini yitirir, yok olur gider.

Bilinçli bir aydın, kültürümüz içinde yer alan ve özellikle siyaset ile ilişkilendirilmiş olan her kavramı yeniden gözden geçirme ve sorgulama sorumluluğu ile baş başadır.

Çünkü gerçek milliyetçiliğin bir hedefi de kültür emperyalizminin silahlarını deşifre ederek, yok etmektir.

Böylece faşizm, her türlü unsuru ve yıkıcı etkisi ile toplumun kültürü içinde çırılçıplak kalacaktır.

İşte, yazının başlığı bu noktada anlam kazanmaktadır:

  • Milliyetçilik ile faşizm arasında kırmızı ve kalın bir çizgi vardır.

Kültür alanında da, aktif siyaset içinde de, yaşam pratiğimizin yörüngesinde de o çizgi mutlaka en kırmızının en koyusu ile kalın hali ile çekilmelidir.

www.soruyusormak.com