İnsanların içinde yaşasa da üzerinde düşünmediği, zorlansa bile tepki göstermediği, hele hele sebep-sonuç ilişkisini kurmadığı pek çok oluşumdan bir tanesi de banka şubelerinin son aylarda müşteri ilişkilerini bir eziyet zinciri haline getirmeleri.

Geçtiğimiz günlerde yazılı basında bankalar genel müdürlüklerince yürürlüğe sokulan bazı işlem biçimleri duyuruldu. Banka şubeleri artık on bin Türk lirasının altında işlem yapacakların banka şubelerine girmelerini yasaklayacaklarmış. Çünkü onlar bu işlemlerini online olarak yapmalılarmış. Bu işlem biçimleri içinde yaşadığımız toplum açısından baktığımda bana çok acımasız göründü. Bankaların bu işlem yolunu seçmelerinin sebeplerine gelmeden önce toplum açısından etkilerine bakmak istiyorum.

1 - Aldığı emekli maaşı 10.000 liranın ve hatta 7.500 liranın da altında olan pek çok insan var. Bu insanların her birinin elinde cep telefonu olduğunu var saysak bile, hepsinin online işlem yapabilecek yaş ve zihinsel yetkinliğe sahip olabileceklerini düşünebilir miyiz? Düşük maaşlılar, yani 10.000 liranın altında maaş alanlar, banka şubesinin kapısından giremezlerse maaşlarını nasıl alacaklar? Kendilerinde bulunan maaş kartları ile, diyebilirsiniz. Evet bu bir olanak ama ya ATM kullanmayı bilmiyorlarsa? Olamaz mı?

2 – Son aylarda özellikle fakirleşmenin giderek hızlanması, halkın borç ödeyebilme kabiliyetinin hızla azalması sonucunda halkın kredi kartlarına erişmede zorlanmasıyla nakit işlemlerin gerekliliği artmaktadır. Ellerindeki cep telefonlarını ancak kontür satın alarak işleme alabilen, faturalı hat kullanamayan bu insanlar diğer fatura ödemeleri için bankalara giremezlerse kapı kapı dolaşacaklar mı? Fakirliği bu denli yoğun yaşayan bu toplumun insanlarının bankalarda birikimleri yok ki, aldıkları hizmetlerin faturalarını otomatik ödemelerle çözümleyebilsinler.

3 – 10.000 liranın altındaki işlemler için banka şubelerine girişlerin iptal edilmesi kararına en kaba yönüyle bakalım da, hiçbir zaman söylenmemiş gerçek ortaya çıksın: “Sadece zenginlerin işlemleriyle uğraşırız, fakirler kendi işlemlerini bizi yormadan kendileri çabalayarak yapsınlar” demek oluyor değil mi?

Daha pek çok zorluk çıkacak gibi görünüyor ama, bunları daha fazla açmak yerine bankaların bu kararının onlara neler kazandıracağını açıklamaya çalışalım.

1 – Banka şubelerini küçülterek kira, elektrik, doğalgaz, su, klima giderlerinden tasarruf edecekler. Hatta bazı şubeleri kapatarak yüzde yüz tasarrufa geçecekler

2 – Home-ofis çalışmaların boyutunu büyüterek, çalışanlarına ödedikleri yemek, yol ödemeleri ve çay-kahve giderlerinden kurtulacaklar   

3 – Home-ofis çalışmalar genişledikçe insanların birbirleriyle ilişkileri giderek azalacak, azalan insan ilişkileri toplumsal boyut kazandıkça sermayenin egemenlik alanı genişleyecek.

Düşünün bir kere; birbirlerini görmeyen, duygu ve düşüncelerini paylaşma ve birbirini etkileme sürecinin dışına çıkan insanlar, içinde yaşadığı toplumla da ilişkilerini zorunlu olarak kesmekte ve böylece insanların bilgi edinme kanalları kapanmaktadır. Yani teknolojinin yardımıyla sağlanan modern kölelik işkolları ekonomiye hakim olacaktır.

4 – Geçtiğimiz yıl bankaların yüzde 505 kâr ettikleri açıklanmıştı. Galiba bu kârlılık yetmemiş olacak ki, şimdi de faaliyet giderlerini kısmaya çalışıyorlar. Bankalar faaliyet giderlerini kısarak sadece çalışma metaları olan paranın maliyetine ve bir de zengin müşteriler için istihdam edecekleri işçilerin ve şubelerin giderlerine katlanmak istiyorlar. Keyifli bir ticaret değil mi? Vahşi kapitalizmin özü bu değil mi? Bu kararlarında ısrarcı olurlarsa artması beklenen işsizlik oranına da anlı şanlı katkıda bulunmuş olacaklar…

5 – Hepsinin üzerine bir de insan ilişkilerinin giderek tükenmesine yapacakları katkıyı ekleyelim. Banka çalışanlarının büyük çoğunluğu evinden çalışacak, dolayısıyla birbirleriyle temasları olmayacak, insan ilişkileri biteceği gibi, bireysel anlamda yapılacak ödünleri ve haklı haksız cezalandırmaları bilemeyecekler. YANİ DEV GİBİ BİR ŞİRKET ODAĞININ KARŞISINDA EVİNDEN ÇALIŞAN, MAAŞINI ONLİNE ALAN TEKE TEK BİR İNSANCIKLAR TOPLULUĞU OLARAK YER ALACAKLAR…

Bu online çalışma modeli batılı kapitalist sistemin, zorunlu teknolojik dayatma ile corona salgını sırasında yerleştirdiği, maliyet düşürmeye ve insan ilişkilerini ortadan kaldırmaya yönelik, aynı zamanda büyük çıkarlar sağlayan bir sistem. Az gelişmiş ülkeler zaten batılı ve artık “yapılandırılmış” olan doğulu kapitalizmin en büyük takipçisi ve destekçisidir. 

İNSANLAR EN GENEL BİÇİMDE İŞ YERLERİNDE SOSYALLEŞİR VE FİKİRLERİNİ PAYLAŞIR, İNANÇLARINI YAYGINLAŞTIRIRLAR... İNSANLARI SOSYAL ORTAMLARINDAN KOPARIP TEK TEK BİREYSELLİĞE SÜRÜKLEDİĞİNİZ ZAMAN ARTIK NE SOSYAL GELİŞME, NE BİR HEDEFE DOĞRU BİRLEŞME SÖZ KONUSU OLMAZ, OLAMAZ. 

Vahşi kapitalizm daima insanın kendi gibi insanlarla sosyal kimlik kazandığını ve fikri bütünlüğe giden yolda ilerlediğini çok iyi bilir. O halde yüz yıllardır değişmeyen sloganı hiç değiştirmeden halâ kullandıklarını biliyoruz değil mi?

-        Kârlılığın en yüksek olduğu yere giden yolun adı; bölerek yönet.

Bu gerçek çoğu insanımıza yabancı değil, değil mi?