Koşullar böyle.

Siyasetçiler, bildiğiniz gibi… Bir-şöyle, bir-böyle…

Ekonomi, işsizlik rekor üstüne rekor kırıyor.

Adliye, hukukun üstüne çıkmış tepiniyor.

Düşünce özgürlüğü, konuşmadığınız/yazmadığınız sürece arşa ermiş durumda, pırıl pırıl.

Ülkenin sınırları kevgir, kevgirin delikleri iri iri; gümrük duvarları faldır/foş…

Liberal sözcüğü kendi içinde burkulmuş, gide gide dayanmış ekonominin sömürü kefesine… bağdaş kurmuş oturmuş, keyifle sakız çiğniyor.

İşte bu meydanın orta yerinde şaşkın yurttaş alnını buruşturmuş soruyor:

    Erdoğan Perinçekçi mi, Devlet’çi mi; Rabia’cı mı; Sisi’ci mi; Putin’ci mi; Zelensky’ci mi; kardeşim Esat’çı mı; katil Eset’çi mi; Trum’çu mu; Biden’cı mı?.. Ya da gidiyor gitmekte olan mı; geliyor gelmekte olan mı?

Sadece Kısakürekçi mi?

  • Yoksa ara sıra da olsa, Nazım Hikmet’çi mi?
  • Perinçek sağcı mı; solcu mu?
  • Kılıçtaroğlu, Tunceli mi diyor; yoksa Dersim mi?
  • Devlet Bahçeli, devlet adamı mı; yoksa arka-bahçe mi?
  • Altılı Masa, altı egosantrik lider platformu mu; yoksa ülkenin geleceği mi?

Ve sonuç olarak sahiden “her şey yeniden çok güzel olacak mı?..”

Ne demiş adamın biri…

-        Biz demokratik yoldan o adamı devireceğiz. AMA sizlere cennetin kapılarını açacağımızı söylemiyoruz. Sadece cehennemin kapısını kapatacağımızı vaat ediyoruz.

Galiba bu kısa yazı içinde en aklı başında ve gerçeğe en yakın söz bu adamın söyledikleri.

İnsanın canı [siyaset üstüne] yazı yazmak istemiyorsa, ancak bu kadarı karalanabilir.

Bağışlayın.

Üç adet nokta!

www.soruyusormak.com