Bölüm 2 

Batının uyguladığı ambargolar gerçekten çok ağır şartları barındırıyor. Ama tahılı, petrolü, doğalgazı elinde tutan bir Rusya bu ambargolara rağmen ayakta kalmayacak mı? 

Ve bizi bu aralar en çok ilgilendiren şey Türkiye’nin Rusya ile Batı arasında arabuluculuk yapmaya çalışması. Tahıl koridoru olayı tam da bu konuyu işaret ediyor. Rusya doğal olarak 17 Temmuz 2023 günü önceden bildirdiği biçimde tahıl koridorunu kapattı. Ağustos 2023 ‘ün son günlerinde de Türkiye ve Rusya devlet başkanları tahıl koridorunu görüşmek üzere Soçi’de bir araya geldiler. Rusya devlet başkanı Putin batılıların ve Birleşmiş Milletlerin Rusya’yı kandırmaya çalıştığını, Rusya’ya uygulanan ambargodan bir adım geri atmadıklarını, Rusya’nın taleplerini hiç göz önüne almadan tahıl koridorunun açılmasını talep ettiklerini belirtti. Batının BM’nin bu tavırlarına karşı Rusya’nın da bir adım geri gitmeyeceğini açıkladı. Doğal olarak haklıydı. Türkiye devlet başkanı ise sorunun çözülmekte olduğunu söyledi. İki söylem arasında batının tahıl koridoru ile ilişkisi çok açık görünmüyor ama gerçek hayatta yaşananlar şöyle: 

Rusya önceden verilmiş tarihe göre 17 Temmuz 2023 günü tahıl koridoru anlaşmasını askıya alarak koridoru kapattı. Bunun ardından Ukrayna Hırvatistan üzerinden tahıl ihracatına başladı. Buna karşılık Rusya Ukrayna limanlarını bombalamaya, tahıl silolarını da insansız hava araçları ile tahrip etmeye başladı. Bu yaşananlara bakılırsa 26 Ağustos 2023 günü Soçi’de görüşen Rusya ve Türkiye devlet başkanlarının anlaşma sağlayamadıkları söylenebilir. Rusya devlet başkanı Putin ABD ve AB’nin Rusya’ya çok ağır şartları olan ambargo uyguladıklarını, BM’nin de Rusya’yı kandırmaya çalıştığını iddia ederek geri adım atmayacaklarını her fırsatta dile getiriyor.  

Rusya’nın 2014 Yılında Kırım’ı ilhak ettiğinden bu yana sürdürülen ambargo giderek ağırlaştırılıyor. Rusya’nın amonyak, gübre ve tahıl ihracatını batılı ülkelere yasaklayan ABD ve AB, Rusya’nın tahıl koridorunu kayıtsız şartsız açmasını istiyorlar. Nasıl olacaksa… 

26 Ağustos 2023 günü yapılan görüşmede Rusya devlet başkanı Putin Rusya’nın teklifini masaya koydu. Rusya 1 milyon ton Rus tahılının Katar tarafından satın alınarak Türkiye tesislerinde un haline getirilmesini ve Rus gemileriyle taşıma ücreti alınmadan İnsani yardım kotasından yoksul Afrika ülkelerine verilmesini talep ediyor.  

 BU TALEP TÜRKİYE’NİN ARABULUCULUĞU İLE HAYAT GEÇİRİLEMEZ GİBİ GÖRÜNÜYOR. ÇÜNKÜ: 

1 – Katar çok zengin bir ülke ama politik ekonomik duruşuyla ABD’nin Arap dünyasındaki sıkı müttefiki olarak biliniyor. Rusya’nın tahıl ihracatını yasaklayan ABD, Katar’ın bu tahılı satın almasına izin verir mi? 

2 – Ekonomik krizle boğuşan Türkiye, bu tahılı hiç ücret almadan tesislerinde un haline getirebilir mi? Her şey bir yana batı yanlısı politikalar yürütürken bu eylemin ambargoyu delmek anlamını taşımasını dış dünyaya karşı göze alabilir mi? 

3 – Yukarıda anlattıklarımızdan sonra Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş ve Ukrayna limanlarını ele geçirerek Karadeniz’de kıyı uzunluğunu büyüttüğünü ve Türkiye’nin en büyük kıyı sınırdaşı haline geldiğini biliyoruz. Suriye’deki iç savaş sırasında Rusya’nın Suriye müttefiki olarak Akdeniz’de Suriye kıyılarında üç büyük deniz üssü elde ettiğini ve Stalin’in en büyük düşü olan sıcak denizlere indiğini de biliyoruz. Ukrayna’ya karşı bu kadar güçlü jeopolitik avantajları ve bunlara ilaveten askeri gücü büyük olan Rusya’nın Ukrayna tahılını vurup yok ederken kendi tahılını her biçimde ambargoyu delerek Afrika ülkelerine satabileceğini düşünmek zaten zor değil ki… Bu şartlar doğrultusunda her ne kadar Ukrayna’nın yanında görünmeye ve batı yanlısı politikalar sürdürmeye çalışan Türkiye’nin Rusya’ya kafa tutmaya gücü olabilir mi? 

Biran için geçmişte yaşananlara dönüp tahılın insanlık için önemini anlamaya çalışalım: 

Geçmişten bu güne ne zaman bir devlet kendi sınırları içinde veya sınırları dışında SOSYO-EKONOMİ-POLİTİK bir sistem oturtmaya veya daha net bir söylemle dayatmaya çalışsa, kullandığı yol mutlaka tahıl üretimi ve ticaretini egemenlik alanında kullanması ile ortaya çıkıyor. Geçmişte bu konuda yaşanmış en belirgin örnekleri şöyle bir sıralayalım mı? 

1 – Sovyetler Birliği lideri Stalin SSCB’de yaşanan kuraklığı, halkların kuraklığa karşı aç kalmaktan korunmaları için tarımı vuracak kuraklığı plânlamayı da göz önüne alarak, yıllardır Ukrayna’lı Kulakların (zengin çiftçiler) kollektif üretim sistemini reddetmelerini önlemek üzere tedbirler dizisini masaya sürdü. Kulaklarla SSCB yönetiminin bir dizi görüşmelerinden netice alamayınca üretimde kollektivizmi reddeden ve merkez yönetime başkaldıran Kulaklara karşı Ukrayna’da ekim yapmayı ve ürün almayı engellemek üzere 1932 yılı başlarında askeri yöntemlerle harekete geçti. Ukrayna’lıların çiftliklerindeki ürünlere SSCB ordu birliklerince el konuldu, tahıl siloları boşaltıldı ürünler merkez yönetime gönderildi. Karşı koyan çiftçiler öldürüldü. Tarımsal faaliyet yasaklandığı gibi Ukrayna’lıların ülkelerinden çıkmaları da yasaklandı. Bilindiği gibi Ukrayna dünyanın en büyük tahıl üreticilerinin başında geliyor. 1932 Yılı başlarından itibaren Ukrayna’da HOLODOMOR yani açlıktan ölümler başladı. Bu açlık ve getirdiği ölümler 1933 Kasım ayı sonuna kadar sürdü. Resmi tarih kayıtlarına göre 4,5 milyon insan öldü. Ve sonunda Ukrayna’da kolektivizme geçildi. Şimdilerde her yıl kasım ayının son haftasında Holodomor anmaları yapılır. Dünya halâ Holodomorun soy kırım olup olmadığını tartışıyor. 

2 – 22 Haziran 1941 günü Nazi Almanya’sı lideri Hitler komünist sistemi yıkmak ve SSCB topraklarını işgal etmek amacıyla BARBAROSSA HAREKÂTINI başlattı. Bu harekât plânına göre Nazi Alman orduları üç koldan SSCB topraklarına daldı. Ukrayna başkenti Kiev, Rusya başkenti Moskova ve Belarusya başkenti Minsk. Bu üç şehir de SSCB’ne dahil üç Sovyet cumhuriyetinin tahıl üretim ve dağıtım merkeziydiler. Tarihte tahıl ambarı olarak adlandırılmıştılar. Nazi orduları Barbarossa Harekâtı ile SSCB’nin tamamını işgâl etmeyi ve Sovyet sistemini yıkarak bu topraklara Nazizmi yerleştirmeyi amaçlıyorlardı. Milyonlarca Sovyet askeri öldü ama Naziler başarıya ulaşamadı. Nazi’lerin başlattığı ikinci dünya savaşının en kanlı bölümü bu topraklarda yaşansa da SSCB orduları Nazi ordularını önlerine katarak Berlin’e kadar sürdüler ve savaş Berlin’de sona erdi Nazi imparatorluğu yıkıldı. Yani tahıl için yapılan ikinci büyük savaş ta başarısız oldu. 

VE TAHIL YİNE SAHNEDE… Çünkü canlıların temel gıdası ve pek çok ticari sektörü ardından çalıştırıyor. Eski SSCB yani Rus kökenli ülkelerin hepsi de Baltık ülkeleri dahil dünyanın tahıl ambarları. Bu nedenle ABD’ni başını çektiği Rusya’ya karşı ambargo uygulamasının temelinde tahıl üretimi ve bu üretimin ara durakları var. Örneğim gübre, amonyak, buğday, arpa, mısır ve batılılar Rusya’nın bu grupları ihracatına ambargo koydu, yani çok büyük gelir kapısına. Rusya da Ukrayna’nın Batılılara tahıl ihracatını engellemeye başladı. Ukrayna’daki tahıl silolarını İHA’larla vuruyor, tarım topraklarını tahrip ediyor. Yine eski yıllardaki gibi. Ne yazık politik sistem tartışmaları, dayatma ve egemenlik çatışmaları nedeniyle zaten giderek kıtlaşan insanlığın beslenme kaynakları iki dev güç arasında yok ediliyor. 

Gelelim Türkiye’ye; Jeopolitik konumu Rusya ile Ukrayna arasında en azından tarafsız bir politika uygulamasını zorunlu kılmaz mı? KILMASINA KILAR DA RUSYA’NIN HAYATİ ÖNEMDEKİ TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI TARAFSIZLIĞA İZİN VERİR Mİ? Veya daha doğrusu Türkiye bölgenin hakimi Rusya’yı göz ardı ederek tahıl ambargosunu destekleyebilir mi? Kim bilir bekleyip göreceğiz artık her ne olursa..  

Tahıl savaşı insanlık var oldukça daima egemen güçlerin elinde en güçlü silah olacak. Ne yazık ki zavallı çaresiz insanlık hep bu sıkıntıları yaşayacak, acımasız politikaların sonuçlarına katlanacak.