Herkesin malumudur: Gogol onsekizinci yüzyılın ilk yarısında yaşamış çok önemli bir yazar. En önemli eserlerinden birisi ise, Müfettiş adlı oyunu…

Bu kısa bilgiden haberdar olanlar lütfen bizim gevezeliğimizi hoş görsün. Ama bilindiği gibi, Gogol Gogol’dur, ve hepsi zaten bu kadar.

Yani… [biz devam ediyoruz:] Oyun, o günlerin Rusya’sında kişiliğini arayıp bulamamış, sonraları bu arayıştan da vazgeçmiş, rütbeleri büyük küçümencik memurları hicvediyor.

Bu tipler vitrine çıkma meraklısıdırlar. Her nasılsa tırmandıkları bir koltuğa yapışıp, önlerine ne gelirse tutunmaya çalışıp, aşağılara savrulmamak için ne mümkünse yaparlar; ne mümkün değilse daha fazlasını kurcalarlar.

Oyunu izleyenlerin bir kısmı sahnelenen hicvin akıntısına kapılıp kahkahalara boğulurlar. Diğer kısım insan ise, ıslanan göz pınarlarını kimselere belli etmeden silmeye çalışırlar.

Böylesine bir mizahtır Gogol ustanın Müfettişi; o ölçüde acıklıdır. Görebilen gözler için kahramanımız “müfettişin” biteviye alçalan insani ivmesi, hiddetindeki hesaplı riyakarlık, gülünçtür, şaşırtıcıdır, iğrençtir…

Ama iğrençlik, şaşırtıcılık ve gülünçlük gibi hasletler ulusal sınırlara sığmayan neredeyse enternasyonal kültür[süzlük] öğeleridir.

Cevat Fehmi Başkut Buzlar Çözülmeden’i yazmış, Osman Seden, Deli Deli Küpeli’yi kaleme almış. Eserler farklı, ama içerikler birbirlerine bitişik, birbirlerini kovalıyor. Konunun özü-özeti şu:

  • Boş teneke tıngırdar!..
  • Sesi çatlak, yavan ama, güçlü çıkarır.

Gogol boş tenekeyi “müfettiş” simgesi ile anlatmış, ayrıca bu yöntem biraz da kolayına gelmiş. Çünkü [gerçek, özlü, içeriği yoğun müfettişler üstlerine alınmasın ama,] müfettiş tipi bizce bu teneke gerçeğine oldukça yakın…

Hele bakın etrafınıza…

Oturduğunuz apartmana, mahalleye, caddeye, ilçeye…

Kente kadar gitmeye gerek bile yok.

Mutlaka o müfettişi görürsünüz…

O habis ruhu, çatlayan boş teneke sesini işitirsiniz…

Kitaplar devirse de, o tangır-tungur gıcırtı dinmez.

Çarşı pazardan kendisine sosyal bir örtü satın alıp, iyice sarınsa da nafile, o boşluğu kapatamaz.

Onun bunun sırtından atlar, bir makama, bir rozete doğru koşturur durur, ama yine karavana… O ses bir türlü kesilmez.

İşiten işitir gürültüyü… Kimileri güler geçer, kimileri elindeki peçete ile yanaklarına dökülen taneleri siler.

Kimileri ise, peşine takılır müfettişlerin, belki bir olumlu rapor, belki bir üst kata terfi, bir onay, aferin; ya da küçük bir kemik parçası; bilinir mi?

Ama bizce en iyisi, elindeki mendili fırlatıp atmak, çınlatmak kahkahayı ufka doğru…

Geçiniz!

LÜTFEN, www.soruyusormak.com

adresini tıklayın ve sitemizin bütününü izleyin.