• Yık kardeşim, diyor içişleri bakanı.

Sen yık!

Hukuk arkadan gelir.

Nasıl olsa gelir… Yani, “getirilir…”

İşte ülke böyle bir hukuk uygulamasının koordinatlarının arasına sıkıştırılmış, çalkalanmaktadır.

Ama bu düzen birçok açıdan garip bir düzendir.

Ya da düzenlemedir.

Örneğin, öncelikle “bakan”lar vardır. Ama Bakanlar Kurulu yoktur.

Bakın Anayasa’nın 109 ve devamı maddelerine “Bakanlar Kurulu” başlığının hemen yanında “mülga” yazmaktadır.

Yani?..

Yani kaldırılmış, lağvedilmiş.

Yani, Türk hukuk sisteminde halen Bakanlar Kurulu yok…

İşte size Anayasamızın ilgili maddesinin fotoğrafı:

Yerine ne konulmuş?

Bizce hiçbir şey.

Televizyon ekranlarından, bazı malum medya organlarında daha da garip bir tanımlamadan söz ediliyor:

Cumhurbaşkanlığı kabinesi…

Ne demek bu?

Kabine sözcüğünü anladık; Ama kabine, Bakanlar Kurulu demek.

Yani Anayasa’dan kaldırılmış olan Bakanlar Kurulu demek…

İşte Anayasa’dan [yine] yani, ülkenin hukuk sistemi içinden sökülüp atılmış olan Bakanlar Kurulu [tüzel kişiliği], Cumhurbaşkanlığı Kabinesi elbisesi ve makyajı ile medyanın haber bültenleri içinden mevcut!..

Dünyanın hiçbir hukuk sisteminde böyle bir gariplik mevcut değildir.

  • Yık kardeşim, diyor içişleri bakanımız. Hukuk arkadan yetişip seni tamamlar.

Bir ülkenin hukuk düzeni içinden tümüyle kaldırılmış olan Bakanlar Kurulu, isim değiştirip “kabine” oluverince… Hukuk böylece arkadan dolanıp, yaşanmakta olan pratiği sırtından ittiriveriyor.

Ve hiçbir hukuk ve siyaset ulemalarından bir tek söz, yorum gelmiyor; hatta… Bu zevat-ı muhteremlerin boğaz mıntıkalarından küçük bir öksürük bile duyulmuyor.

Oysa gerçek siyasetçilerin, boy boy hukukçuların değil öksürmek, boğmaca olması gereken bir garabettir yaşanmakta olanlar.

Dönüp dolaşıp içişleri bakanımızın sözüne geliyoruz ve ünlü bir hukuk adamının o pek bilinen sözünü hatırlıyoruz:

  • İnsanlar adaleti hep yapıp ettiklerini meşrulaştırmak için kullanırlar.

Haddimiz değil ama, yine de bu cümlede yer alan şu son sözcüğü değiştirmek geçiyor zihnimizden;

  • Kullanırlar, değil; kullanmak isterler…

Evet… Bizce çok daha doğru bir söz bu.

Çünkü kullanırlar, demek… Bu iş tümüyle bitti demektir.

Hukuk tümüyle çöplüğe atıldı demektir.

Defter, bir daha açılmamak üzere kapandı demektir.

Oysa, adalet gerçekten vardır.

Ama, [şimdilik] gerçekleşmeyi beklemektedir.

Demokrasi de vardır; ona sahip çıkacak bilinçli yurttaşları beklemektedir.

Özgürlük mutlaka ve sahiden vardır; onun değerini bilincine kazıyacak bireyleri beklemektedir.

www.soruyusormak.com