Hararetle ve can-ı yürekten tebrik ediyoruz.

Ve aşırı sevincimiz nedeniyle kendimize hakim olamayıp can-ı böbrekten orayı-burayı ıslatıyoruz.

Öyledir bizim köpekler, çok sevindiklerinde yürekleri değil, böbrekleri çalışır; tutamazlar bir şeylerini.

Sözün özeti, yaşamakta olduğumuz gelişmelere kaptırdık kendimizi, biz de onlara benzedik.

[ama…] Yarabbi şükür.

Şükür sayın sağlık bakanımız.

Şükür “bilim-akilleri kurulu”muz.

Şükür Yarabbim, sen büyüksün….

Sen gönülsün.

Durdur bu pandemiyi, kulların gülsün…

…müydü bu -dingildoş- şarkının sözleri?

Değildi belki de ama, bizimkisi “çağdaş” bir yorum.

Oldu mu gerçekten?

Olduysa da bir yorum; olmadıysa da… böyle bir durum!

Hayır bilemediniz; Tarkan gibi değil.

Hiç değil:

Biz kutluyoruz! Hürmetle, muhabbetle, afiyetle, hepsi bu kadar.

Sayın Sağlık Bakanımızı gösterdiği derinlemesine sağduyu, disiplin, öngörü ve daha nice nice faziletleri ve yetenekleri için kendilerini muhabbetle kutluyoruz; memnuniyet, kıvanç, gurur ve bunun gibi bazı şeyler hissediyoruz.

Milletimiz -böylece- tüm gelişmiş-gelişmemiş-gelişmek üzere olan ülkelerin her birini solladı, hiçbirinin başaramadığını başardı, pandemiyi yendi; yerle bir etti.

Artık özgür bir vatanda, ÖZGÜRÜZ!

Kimileri hapiste, diğer bazıları kendi iç sansürlerinin içinde tutuklu olsalar da, -artık- Sayın Sayınlarımız sayesinde kapalı-açık tüm alanlarda maske takmama özgürlüğüne kavuştuk.

Oysa daha geçen hafta şöyle yazmıştık:

Her gün yayınlanan tırnak içindeki “resmi” rakamlarda günlük vaka sayısı 75.000 olarak kayda geçiyor.

Ama bilim insanları bu rakamın günlük 700.000 olduğu görüşünde birleşiyorlar.

Ama işte devletimizin resmi cari hesap kalemleri:

Günde 70.000 vaka…

Çarpın 30 ile = 2.100.000 vaka [bir ayda]

Ya vefat sayısı?..

  • 9.000 kişiinsan-birey-vatandaş!

Bu sayılar bugün itibari ile ise -özetle- şöyle:

İyi mi?.. Elbirliği ile ulaştırılmış olduğumuz özgürlüğün tadına varabiliyor musunuz?

Sanıyoruz, şimdi daha iyi anlaşılmıştır niçin sayın sağlık bakanımızı ve diğer pek değerli sayınları hararetle kutladığımızı…

Vefat sayısı birkaç gün öncesinde 300 civarında dolaşıyordu.

Derken, bir günde 200 küsurlara düşüverdi.

Ama…Kalem-kâğıt kimin elinde?

Sayın bakanımızın.

O ne derse doğrudur.

Ama…

Aslında kazın ayağı hiç de öyle değil!

Vefat sayısı sadece bir rakamlar topluluğu değildir.

Ölenlerimiz asla kelle değildir!

Onlar insandır!

Yani insan[dı] lar?

Şimdi ise, toprağın altında, hep birlikte “iyi bildiğimiz” kişiler halindeler.

İşte kazın ayı gerçekte budur.

O ayakta hüzün vardır, çaresizlik kol gezmektedir; umutsuzluk dibe vurmuş, kan ağlamaktadır.

Yani…

  • Bir kez daha kutluyoruz!

www.soruyusormak.com