Kuzey komşumuzun tarihi geçmişi bir laboratuvar zenginliğinde…

Kimyasalın, fizikselin her türlüsü mevcut.

Sosyalist devrimden önce Rusya’yı Çar hazretleri [tek başına] yönetiyordu.

Rusya bir imparatorluktu.

Sonra 1917’yi yaşadı imparatorluk.

“Sovyet”ler kuruldu.

Yani örneğin Ukrayna  sovyetlerden biri oldu.

“Kendi kaderini tayin hakkı”na sahip, kendi kendisini yöneten  halklar

 oluştu.

Sonra bu Sovyetlerin birliği tesis edildi.

Devlet artık bir imparatorluk değildi.

Sovyetler-Birliği’idi…

Sovyetler Birliği Lenin’den sonra Stalin dönemini yaşadı…

Sonra…

Olanlar oldu ve Sovyetler Birliğini [eski çarların yerine] kendilerine Yeni Çarlar denen kişiler yönetmeye başladı.

Kadim Çarlardan neo-çarlara evrilen Rusya önce Sovyetlerin birliğini kurdu, sonra Batı’nın emperyalist güçleri ile kaydırak oynaya oynaya Putin [tek-adam] Cumhuriyeti’ne devşirildi…

Evet devşirildi!

Bize mi ne bütün bunlardan?

Çok şey.

Bizde de anlı-şanlı bir Abdülhamit han vardı.

Derken Meclisi-Mebusan kapatılıverdi.

Böylece yaklaşık 30 yıl, dile kolay/ akla ziyan bir ömür törpüsü geçti Osmanlı’nın üzerinden.

Sonra olaylar, isyan, falan derken Harekât Ordusu.

Ve kurmay yüzbaşı Mustafa Kemal sahne aldı tarih sahnemizde.

Ve yürüdü…

O yürüyünce Vahdettin bir İngiliz gemisi ile veda etti saltanatına.

Ankara’da Milli Meclis kuruldu.

Sonra?..

Sonra… Hala soğan doğruyoruz hep birlikte.

Demokrasi.

Özgürlük.

Hukuk Devleti.

Tam bağımsızlık.

Laiklik.

Cumhuriyet… Falan!

Yani soğan mı doğruyoruz hala?

Hala?

Yoksa tarih bilinci denen kültürün kapısının önünde miyiz?

Çalalım mı kapıyı?

Ne yaptığımızı bir bilebilsem, bir bilebilsek, bir bilebilseler.

Hele ne yapacağımızı?..

Ne yapmamız gerektiğini?

Ama, yani;

Soğanlar iyice kavrulmadan….

www.soruysormak.com

Kuzey komşumuzun tarihi geçmişi bir laboratuvar zenginliğinde…

Kimyasalın, fizikselin her türlüsü mevcut.

Sosyalist devrimden önce Rusya’yı Çar hazretleri [tek başına] yönetiyordu.

Rusya bir imparatorluktu.

Sonra 1917’yi yaşadı imparatorluk.

“Sovyet”ler kuruldu.

Yani örneğin Ukrayna  sovyetlerden biri oldu.

“Kendi kaderini tayin hakkı”na sahip, kendi kendisini yöneten  halklar

 oluştu.

Sonra bu Sovyetlerin birliği tesis edildi.

Devlet artık bir imparatorluk değildi.

Sovyetler-Birliği’idi…

Sovyetler Birliği Lenin’den sonra Stalin dönemini yaşadı…

Sonra…

Olanlar oldu ve Sovyetler Birliğini [eski çarların yerine] kendilerine Yeni Çarlar denen kişiler yönetmeye başladı.

Kadim Çarlardan neo-çarlara evrilen Rusya önce Sovyetlerin birliğini kurdu, sonra Batı’nın emperyalist güçleri ile kaydırak oynaya oynaya Putin [tek-adam] Cumhuriyeti’ne devşirildi…

Evet devşirildi!

Bize mi ne bütün bunlardan?

Çok şey.

Bizde de anlı-şanlı bir Abdülhamit han vardı.

Derken Meclisi-Mebusan kapatılıverdi.

Böylece yaklaşık 30 yıl, dile kolay/ akla ziyan bir ömür törpüsü geçti Osmanlı’nın üzerinden.

Sonra olaylar, isyan, falan derken Harekât Ordusu.

Ve kurmay yüzbaşı Mustafa Kemal sahne aldı tarih sahnemizde.

Ve yürüdü…

O yürüyünce Vahdettin bir İngiliz gemisi ile veda etti saltanatına.

Ankara’da Milli Meclis kuruldu.

Sonra?..

Sonra… Hala soğan doğruyoruz hep birlikte.

Demokrasi.

Özgürlük.

Hukuk Devleti.

Tam bağımsızlık.

Laiklik.

Cumhuriyet… Falan!

Yani soğan mı doğruyoruz hala?

Hala?

Yoksa tarih bilinci denen kültürün kapısının önünde miyiz?

Çalalım mı kapıyı?

Ne yaptığımızı bir bilebilsem, bir bilebilsek, bir bilebilseler.

Hele ne yapacağımızı?..

Ne yapmamız gerektiğini?

Ama, yani;

Soğanlar iyice kavrulmadan….

www.soruysormak.com