Köy Enstitüleri, milli devrimimizin en özlü, en nitelikli, sosyal içerikli kültür hamlelerinden birisidir.

Köyün insanının, aydınlanma düşüncesi ile yüz yüze gelip, cihazlanması ve yüklenmiş olduğu nitelikli bir zihinle yeniden kendi köyüne dönerek tarım-kültür-eğitim alanlarında lider bir konuma bürünmesi hedefini taşımaktadır.

Bu hedefe yaşamın pratiği içinde ulaşılabilmiş midir?

Evet, çok büyük ölçüde…

Çünkü içinde yaşanılan zaman dilimi bir devrim sürecidir.

Sonra bilinen nedenlerle karşı-devrim dönemine yatay geçiş yapılmış, tüm aydınlık zihinlerin çok çok iyi bildikleri gibi, köy enstitüleri kapatılmıştır.

Bu önemli tarihsel bir deneydir ve ülkemiz insanına önemli bir deneyim kazandırması gerekir.

Peki böyle olabilmiş midir?

Bu soruya olumlu yanıt vermekte oldukça zorlanıyoruz.

Niçin?

Çünkü, köy enstitüleri ideali yaşadığımız süreçte romantik yanı ağır basan bir nostalji olmaktan ileriye pek götürülememiştir.

Yani o adımı halen ciddi bir biçimde atamamış durumdayız.

Çünkü:

Köy enstitüleri idealini gönlümüzden zihnimize doğru yönlendirip, çağımızın koşullarında bu idealin nasıl bir çözüm üretmesi gerektiği üzerinde yeteri kadar düşünmüyoruz.

Yıl 2022’dir.

Köy, o eski Mahmut Makal’ın “Bizim Köy”ü değildir.

Mahmut Makal bile, o kitabı yazdıktan 10 yıl sonra, aynı köyü [değişen koşulların altını önemle çizerek] yeniden yazmıştır.

Çünkü, diyalektik denen bir düşünme sistemine sahiptir.

“Somut durumların somut tahlili…” ilkesini zihnine kazımış, yenilikçi, aydınlanma düşüncesini hazmetmiş devrimci bir ruha sahiptir.

Nostalji ruhumuzu okşayan zarif, ince bir duygudur.

İyidir, hoştur.

Ama onun yarattığı rüzgârın seline kapılarak gerçeklerin dünyasından uzaklaşamayız.

Uzaklaşmamamız gerekir.

Çünkü bizler şimdi köy enstitülerini nesnel varlığının değil, köy enstitülerini yaratan düşüncenin takipçileri olmamız gerekir.

O düşünce-emeği ile bugünün koşullarında yeniden, yepyeni [örneğin] enstitüler inşa etmeliyiz.

Bu inşaatın çimentosu ile kumunu karıp harcını yaratmalıyız.

Yapmalıyız-etmeliyiz…

İşte bu noktadan orijinal projeler, yeni yeni öneriler, ipe sapa gelebilen çeşitli hipotezler üretmeli; yani meli/malı’ları eyleme dönüştürmeliyiz.

Çünkü eyleme dönüşmeyen teori, içi boş bir aydın gevezeliğinden ibarettir.

Öyle diyorlar!

www.soruyusormak.com