2021 yılının da 10 Kasım”ı çıktı geldi, çaresiz.

İşte yine o kasvetli, başlarımızı öne eğdiğimiz gün…

Onun ölümünden beri şöyle gönlümüzce, iç rahatlığı ile ilerilere doğru umutla bakamadığımız o gün…

Ülkeye ve tüm Dünyaya karşı üstlenmiş olmamız gereken sorumlulukları [bir parça da olsa] yerine getiremediğimiz için -kös kös- önümüze baktığımız gün…

Evet, bayraklarımızı yarıya indirdik.

Saat 9’u 5 geçe olduğumuz yerde ayağa kalkıp, başımızı önümüze eğdik!

Sonra?..

Sonra, muhtemelen evlerimize döneceğiz ve gündelik sıradan işlerimize devam edeceğiz…

Yıllardır yaptığımız budur; bundan ibarettir.

Bildik bileli hep aynı şeyleri tekrarladık...

Ve tekrarladıkça da tek düze bir monotonluğa ulaşan “anma/matem töreni”ne gittikçe daha da fazla gömüldük.

Gittikçe daha fazla, daha miskin birer tören-Atatürkçü’sü olduk.

Kimileri gardırop Atatürkçüsü diyor, ne dersiniz?

Hangi birisini seçersiniz?

Bugün acı acı farkına vardığımız bir gerçek de şudur:

 Bağımsız, laik ve aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’nin tek bir kişi tarafından kurulup, gelecek kuşaklara hibe edilmesinin yetmediğini hala tam olarak göremiyoruz.

Cumhuriyet, bunca yıllık kazanımları ile kendi kendisini korumayı bilemedikten sonra...

Gelecek kuşaklar... Yani... Bizler...  Bağımsız, laik ve aydınlık bir Türkiye’ye layık olamayız; olamadık.

 “Atam, atam... Sen kalk da ben yatam,” edebiyatını ardımızda bırakıp, Atatürkçü Düşünce’nin özünü-esasını-bilincini-ve halktan yana gücünü zihnimize ve [en önemlisi de] eylemimize yüklemeden… Hiçbir yere varamayız.

10 Kasım’lar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün rahlesinde her yıl yeniden girişilmesi gereken bir hesaplaşma günüdür.

Böyle olmalıdır.

Atatürkçü olmak, Türk Devrimi’nin ilkelerinin hayata geçirilmesi için yürütülecek etkin ve kesintisiz bir mücadelenin mütevazi bir neferi olmak biçiminde anlaşılmalıdır…

Bir yerlere tırmanmak, rozet-mevki-koltuk meşgalelerinden arınmak gerek ve şarttır.

Özgür, yetkin ve içten bir birey olma hedefi ile toplumcu düşüncesini eylem içinde harmanlayan “yurttaşlar” olma ideali… İşte 2021’in Atatürkçülük ideali, bu çizgi üzerinde yürümelidir.

Ulu önderimizi bu düşüncelerle, bir kez daha saygı ile anıyoruz…

Tüm ulusun başı sağ, yolu aydınlık olsun!..