Ürettiğinden fazlasını tüketiyorsun… Ve tepe taklak olmadan ayakta kalabiliyorsun...

İşte ekonomimizi yöneten büyücülerin büyük başarısı[!] bu antin-kuntin bilmecesinde saklıdır…

Sürekli olarak tüketmek üzerine kurulmuştur Yeni Türkiye Düzeni.

Paran yoksa kredi kartı ile tüketeceksiniz.

Geleceğinizi ipotek altına alıp, bugününüzü kurtarıyor[muş] gibi yapacaksınız.

Ve sonra televizyon ekranında ekonominin iyiye doğru gittiği üzerine inciler döktüren büyük adamları alkışlayacak, “elhamdülillah ve şükür,” deyip [biraz acıyor olsa da] mabadınızın üzerine oturmaya devam edeceksiniz.

Oysa ürettiğinizden fazlasını tüketirseniz, aradaki farkı para basarak ya da borç alarak karşılayan bir ekonomik sistemin içinde çalkalanır durursunuz…

Bu duruma düşmüş bir ülkede “cari açık” her Allahın günü artar.

Yani devletin kasası sürekli açık verir!

Ve yırtık [yani cari açık] alınan yeni yeni borçlarla kaba saba yamanıp, şimdilik kaydı ile kapatılır.

Çaresi var mıdır bu tepetaklak gidişin?

Hayır yoktur.

Ayştayn şöyle buyurmuş:

  • Aynı şeyleri, aynen tekrarlarsanız, aynı sonuçlara ulaşırsınız!

Bir de yabancı para tutsaklığı girmiş yöneticilerin kanına…

Yabancı para ülkeye gelir ne yapar?

Devlet tahvili satın alır [yani devlete borç verir.]

Özel teşebbüse kredi verir.

Ona buna yine borç verir, yine borç verir…

Dünyanın en yüksek faizini uygular; tıkır tıkır tahsil eder ve canı istediğinde de bir zıplayışta çekip gider…

Hükümet ne yapar?

Bazı ürünlerin, bazı maddelerin gümrük vergilerini “sıfır”lar…

Niçin böyle yapar?

Hesapları sıfırlama konusu oldukça tehlikeli bir konu olduğu için bu alana sözcüklerle bile olsa girmek yasaktır.

Ayrıca bu konularda ileri gidildiği görülürse, ilgili sulh ceza mahkemelerinden anında yayın yasağı hükme geçirilir.

Böylece yüksek faiz dolarları dışarıya koşturur.

Gümrüklerden gelecek paralar devletin merkez bankasına ulaşamamış olur.

Peki sonuç ne olur?

Zarar üstüne zarar yüklenir.

Borç üstüne borç bindirilir.

Ülkenin ekonomi denklemi işte bu yalın gerçeğin arasına sıkıştırılmış durumdadır.

Ürettiğinden fazlasını tüketeceksin…

Arada her yıl biraz daha yükselerek yoğunlaşan farkı borç olarak kapatacaksın.

Bir tek fabrika açmayacaksın.

Olanların iflasına seyirci kalacaksın.

Tarımın hali üzerine karalama yapmaya gönlümüz varmıyor.

İşsizlik tavan yapmış, hayat pahalılığı en üst zirvede.

Ama Türkiye en gelişmiş dünya ekonomileri arasında sayılıyor.

Bu masalı bu ülke daha ne kadar dinleyecek?

İşte güncel meselemiz budur. Özü budur, esası budur.

Ve hepsi bu kadardır.

Sitemizin ana sayfasını izleyebilmek için

LÜTFEN: www.soruyusormak.com linkini tıklayınız.