İçinde yaşamakta olduğumuz süreçte pandemi üzerine söz söylemek, herhalde gereksiz bir şey.

Tüm yaşamımızı alt üst eden, çok sayıda insanımızın hayatını alıp öteki dünyalara götüren, birçok insanımızı sakan bırakan ve ekonomiyi daha da içinden çıkılmaz hale sokan gerçek bir afet…

Ama hala bu apaçık gerçeği anlamayan süre-sepet yurttaşımız var.

Bırakınız bizim Sağlık Bakanlığı ulemalarını, Dünya’ya bakınız.

Bilim adamlarının ağzından çıkan söz birbirinin aynısı;

  • Beladan korunmanın çaresi başta aşı!
  • Sonra, maske.
  • Bir de sosyal mesafe…

Bu sıraladıklarımız en açık, somut, bilimsel gerçekler…

Ama…

Bir de bu gerçeklerin tam karşısına bağdaş kurup oturan fanatik istemezükçüler var…

Bunlar aslında tüm zamanlarda her toplumda bulunan sosyal ve kültürel virüslerdir.

Bunlar bilir-bilmez herşeye karşıdırlar.

Karşı olmak psikolojisi ile tutunmaya çalışırlar çevrelerine.

Farklı olma isteğinin en bilinçsiz, iç boş ve kof duruşudur bu tavır.

Her gün yüzerce ölü verdiğimiz, binlerce yeni hastanın süngüsünün düştüğü böyle bir afet içinde çalkalanmak bile umurlarında değildir bu garip, anlaşılması zor insanların.

Evet, tabii ki bizler anlayamayız. Çünkü konu psikiyatri bilimi ile ilgili teknik bir konudur ve bizler bu rahatsızlıkların uzmanı değiliz. Ama…

Konu sadece bu kişilerin kendilerini ilgilendiren şahsi bir mesele değildir.

Çünkü salgın kitleseldir.

Toplumsal ağır sonuçları vardır.

Sağlık sisteminin çökmesi, ekonominin daha da derin bir çukura doğru yol alması, insanlarımızın yaşamları, sağlıkları vs… vs!

Yani bir yurttaşın “aşı almama kararı” bireysel bir özgürlük meselesi değildir!

Çünkü demokratik ülkelerde vatandaşların özgürlüklerinin sınırı, diğer yurttaşların özgürlük alanlarının çevresi ile sınırlıdır.

Bir yurttaş kendisi için verdiği bir kararla öteki insanlara zarar veremez.

Örneğin ben ruhsatlı silahımla, ancak boş ve kimsesiz bir arazide ateş edebilirim.

Düğünlerde, sokaklarda, meydanlarda etrafa kuru sıkı mermi yağdıramam. Silah ruhsatının bana verdiği böyle bir özgürlük yoktur.

Yazının sonuna gelmişken, şu noktanın da altını çizmemiz gerekiyor: kendilerine aşı karşıtı ismini yakıştıran bu zevatın İstanbul’un göbeğinde miting yapmalarına açıkça izin verilirken, Anayasal hak arama talebini yerine getirmeye çalışan insanlarımıza, öğrencilerimize yasaklar getirilmesi… Polis şiddeti ile yerlerde sürüklenmelerini anlayabilmek mümkün değildir.

Yani, bizim asla anlamayacağımız garip-anti demokratik-hukuka aykırı-insan sağlığını tehdit eden bir uygulamadır.